Bir kahvenin kırk yıl hatırı, bir kasabın kırk satırı varmış...
Kasaplar sakın alınmasın yazdıklarıma...
Mecaz-ı mürselden çıktım yola..
.Kasaplaşıyoruz...
Farkında mıyız?
Evet!!!
Ama işimize gelmiyor öyle değil mi?
Hayatımızdaki her şeyi kırk parça ediyoruz...Parçalıyoruz, kırıyoruz...
Sevgiyi, iyi niyeti, dostluğu, güveni, aşkı, parayı, sağlığı, mesleği...
Ve en en önemlisi insanlığımızı...
Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşımız var değil mi?
Ama vaktimiz yok! Ama sabrımız yok!
İyi niyet hiçç yok...
Üstad Müşfik Kenter çok güzel söylemiş:'Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız? Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekli. Koklamak, duymak, dokunmak, anlamak yok mu skalanızda...
Yok arkadaş!!!
O kadar parçalanmışız ki kendimize yetemiyoruz. Kendimize sabredemiyoruz. Bırakın başkalarına, zamana bile sabrımız yok...
Teknoloji almış başını gidiyor, haa şikayetimiz yok...Değişim, gelişim şart.Ya kaybettiklerimiz!!!
Düşünmeye bile korkuyoruz...Büyük huzursuzluk...
Düşünün şimdi, yolda yürüyorsunuz, adamın biri dalgın, kafasının içinde kimbilir hayatın hangi sancısı var, geldi çarptı...
Nedersiniz? Ben söyleyeyim...Önüne baksana l..n!
Değil mi?
Afedersinizler nerede?
Uçtu...Dağa kaçtı...Yandı bitti kül oldu gitti...
Arkadaşlarınız...
Twitlerde, face dürtülerinde mi kaldı?
Nbr, slm'ler yetmedi mi? Havada mı kaldı?
Kalır, normal...
Çünkü kalmadı birşey...
Çünkü kelimelerimizi bile parçaladık...Azalttık...Çok ya herşey...
Aşk'a, dostluğa, gülümsemeye, sevgiye, bir tabak çorbaya dair paylaşacak hiç bir şey kalmadı...
Tükettik!
Tükendik!
Yorgunuz!
Kolaya alıştık!
Kırmaya alıştık!
Kaç satır verirlerse elimize kullanmaya alıştık!
Parçalamaya, parçalanmaya alıştık...
Kasabız ya biz...
Ha terbiye etmeyi, edinmeyi bilsek ala,,
Biz direk kurban etmeye alıştık...
Herkese afiyet olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder